Almanya’da Göçmenler İçin Psikolojik Desteğe Erişim: Zorluklar ve Mevcut Durum

10/4/20253 min read

white concrete building
white concrete building

Almanya’da yaşayan göçmenler, günlük hayatın getirdiği sorumlulukların yanında psikolojik desteğe ihtiyaç duyduklarında da çeşitli engellerle karşılaşıyor. Bu durum, bireysel deneyimlerden çok sistemin yapısıyla ilgili. Almanya Psikoterapistler Federal Odası (BPtK) yıllardır yayımladığı raporlarla hem bu zorluklara hem de çözüm arayışlarına ışık tutuyor

1. Dil ve Kültür Bariyerleri

Dil, psikoterapide en kritik unsurlardan biri. Almanca bilmeyen veya kendini ana dilinde ifade etmek isteyen göçmenler için bu büyük bir engel. Terapist sayısı içinde çift dilli uzmanların oranı hâlâ çok düşük.

Bununla birlikte, özellikle Berlin, Hamburg ve Köln gibi büyük şehirlerde Türkçe, Arapça ve Farsça konuşan uzmanların sayısı son yıllarda artmaya başladı. Bu olumlu bir gelişme, fakat talebe kıyasla hâlâ yetersiz. Kültürel farkındalık eğitimleri bazı eyaletlerde terapi eğitim programlarına girmiş durumda, ancak tüm ülkeye yayılmış değil.

2. Eşitsizlik ve Ayrımcılık

BPtK’nin 2023 yılında paylaştığı verilere göre, göçmen kökenli kişiler başvuru süreçlerinde kimi zaman önyargı ve eşitsizlikle karşılaşabiliyor. Bu durum, psikolojik destek arayışını zayıflatıyor.

Öte yandan, son yıllarda hem meslek örgütleri hem de sivil toplum kuruluşları bu konuda daha fazla çalışma yapıyor. Çeşitlilik ve ayrımcılıkla mücadele eğitimleri bazı kliniklerde standart hale gelmeye başladı. Yani farkındalık artıyor, ancak bu farkındalık pratikte tam olarak güven ortamı yaratmış değil.

3. Sığınmacı ve Mülteciler

Travma, zorunlu göç ve savaş deneyimlerinden gelen mülteciler en çok desteğe ihtiyaç duyan grup. Ancak Mediendienst Integration (2025) verilerine göre, ihtiyacı olanların yalnızca %3,3’ü terapi hizmetlerine erişebiliyor.

Bu tablo olumsuz görünse de, Almanya genelinde açılan psikososyal merkezler bir ilerleme olarak görülüyor. Bu merkezlerde dil desteği ve grup çalışmaları sunuluyor. Yine de kapasite sınırlı: uzun bekleme süreleri, finansal engeller ve sigorta kapsamındaki kısıtlamalar devam ediyor.

4. Sistemsel Adımlar

Bekleme sürelerinin uzunluğu, kırsal bölgelerde terapist yetersizliği ve sigorta kapsamındaki sınırlamalar göçmenleri daha da zor durumda bırakıyor.

Ancak bazı olumlu sistemsel adımlar da var:

  • Pilot projeler: Bazı eyaletlerde tercüman desteği sigorta tarafından finanse edilmeye başlandı.

  • Çift dilli uzman sayısı: Özellikle metropollerde artış eğilimi var.

  • Topluluk merkezleri: Göçmen dernekleri ve sosyal kurumlar, danışanları uygun merkezlere yönlendirmede daha aktif rol alıyor.

Yine de bu adımların şu anda bölgesel ve sınırlı olduğunu vurgulamak gerekiyor.

Sonuç

Göçmenlerin psikolojik desteğe erişiminde dil, kültürel farklar, ayrımcılık ve sistemsel engeller önemli rol oynuyor. Ancak tablo tamamen karanlık değil: bazı eyaletlerde tercüman desteği başlatıldı, büyük şehirlerde çift dilli uzman sayısı artıyor ve göçmen dernekleri bilgilendirme konusunda daha aktif.

Gerçekçi bakıldığında, mevcut gelişmeler umut verici olsa da talebi karşılamaktan hâlâ uzak. BPtK’nin önerileri (çift dilli terapistlerin desteklenmesi, tercümanların sigorta kapsamına alınması, kültürel eğitimlerin yaygınlaştırılması) hayata geçirilmedikçe, göçmenlerin ruh sağlığı hizmetlerine eşit şekilde erişimi sağlanamayacak.

Kaynakça

BPtK (2010). Reformbedarf in der psychotherapeutischen Versorgung von Migranten.
BPtK (2017). Psychotherapeutische Versorgung von Flüchtlingen in Europa mangelhaft.
BPtK (2023). Gemeinsames Vorgehen gegen Diskriminierung und Rassismus notwendig.
Mediendienst Integration (2025). Psychologische Versorgung von Geflüchteten.
WHO (2021). Mental health and psychosocial support for refugees, asylum seekers and migrants in Europe